Yazar | Mesaj #1671 2016-03-10 10:44 GMT | |||
|
OKKALI (ar. tr. s.) ağır, ehemmiyetli: amma da okkalı bir palavra savurdu ha!
OKSİ (n.) yürü, bas, defol, çek arabanı! oksulamak (tr. f.) defetmek, başından savmak: bir araba mariz atıp oksulamışlar. (bk: dehlemek, sepetlemek). okşamak (tr. f.) hafif tertip dövmek: dün Ali'yi biraz okşamışlar. okşayi okşa yi vermek (tr. f.) [yumrukla] birkaç defa vurmak: gözünün üstünü okşayi okşayi vermişler, (bk: dokunu dokunu vermek). okumak (tr. f.) ağzını bozmak, küfür etmek: -o kadar çok okuma, hafız olursun sonra! (bk: kalaylamak, perdahlamak). okutmak (tr. f.) elden çıkarmak, satmak: -senin afili çakmağı kaç papele okuttun ? (bk: mektebe başlatmak). omuzdaş (tr. İ.) meslekdaş; boyca akran olan, tulumbanın altında beraber koşan arkadaş: bizim omuzdaşlar bir yumulsun, beş dakkada Kuledibindeyiz. omuzlamak (tr. f.) habersizce alıp götürmek, çalmak, aşırmak: bizim al kuşağı, çakalın biri omuzlamış. (bk: anaforlamak, araklamak, bomba patlatmak, işlemek1, kaldırmak, kaparoz etmek, kaparozlamak, sırıklamak, tırtıklamak, tufala- mak, tüydürmek, zula etmek). omuz vermek (tr. dey.) aldırış etmemek, ehemmiyet vermemek: -görüyorum kâinata omuz veriyorsun be abi! (bk: boşlamak, boş vermek, dalga geçmek, haspi geçmek, ıska geçmek, haylamamak, keşlemek, kumpas sallamak, tonel geçmek, yan çizmek, yan sallamak). oraİn (i.) eroin: sen orain (=oraya in!) (bk: beyaz, horain, mal 3, toz) [kelime, “eroin” sözünün anlaşılmaması için, parola olarak “orain” şekline sokulmuştur], orostopolluk (i.) kahbece hiyle: bu dalganın içinde bir orostopolluk var ama. . . oskİ (erm. i.) altın lira: arakladığın oskilerden biz de anlıyalım. (bk: sarıkız). osuruğunu düğümlemek (dey.) birisini korkutmak, tehdidetmek: -noldu lan? osuruğunu mu düğümlediler, kâhyanın kahvesine çıkmaz olmuşsun ? ot (tr. i.) esrar: -otun var mı? (bk: ampes, cıgaralık, cuk, dalga b diş, duman, hurda, kabza, konca, nefes, paspal, sarıkız 3, toprak). otlakçi (tr. s.) ihtiyarçlarmı parasız elde etmek istiyen [kimse]: -otlakçıdır, pek yüz verme! (bk: anaforcu, avantacı, beleşçi, lüpçü). otlakçilik (tr. i.) otlakçının tuttuğu geçim yolu: -otlakçılığa karnımız tok, çek arabanı şurdan! otlamak (tr. f.) izinsiz ve habersiz olarak birinin malından almak: bizim cİgaraları kim otlamış.
otomatik GİBİ [adam] (fr. s, şof. arg.) çok konuşan ve hareketli [adam]. ot yemek (tr. dey. şof. arg.) esrar içmek: kaç gündür ot yemedik, be abi! (bk: deveye binmek, nekesleşmek).
__________________
|
|||